Sosyoloji Derneği, 18.01.1990 tarihinde Ankara’da 11 sosyoloğun öncülüğünde kurulmuştur. İlk genel kurulunda 40 olan üye sayısı, bugün 400′ü aşmıştır. Merkezi Ankara’da olan dernek, Bakanlar Kurulunun 10.02.1999 tarih ve 99/12405 sayılı kararı ile “Kamu yararına çalışan dernek” statüsü kazanmıştır. Şubesi bulunmamaktadır.
Dernek amacı, tüzüğünde; “Türkiye’de sosyolojinin anlaşılmasına, gelişmesine ve de yaygınlaşmasına katkı yapmak, bu alanda bilimsel etkinliklerde ve yayında bulunmak, toplumbilimciler arasında birlik ve dayanışmayı sağlamak” olarak ifade edilmiştir.
Prof. Dr. Birsen Gökçe'nin "Dünü, Bugünü ve Yarını Aydınlatacak Toplumsal Araştırmalar" kitabı yayınlandı!
Onursal Başkanımız Prof. Dr. Birsen Gökçe'nin "Dünü, Bugünü ve Yarını Aydınlatacak Toplumsal Araştırmalar” adlı kitabı Savaş Kitabevi tarafından yayınlanmıştır. Bilgilerinize sunarız.
Önsöz
Akademik yaşamım boyunca verdiğim dersler, yaptığım araştırmalar ve de sevgili öğrencilerim yaşamımda ön planda gelen vazgeçilmez uğraşı ve alışkanlıklarım oldu. Meslek seçimimde ise İstiklal Savaşı’na katılmış ve de yurdun çeşitli yörelerinde hizmet veren bir babanın; çevresindeki toplumsal sorunlara hassasiyet göstermesi o zamanki ifadeyle, “öğle ajanslarını” yani öğle haberlerini radyodan dinleyip akşama kendisine anlatmamı istemesi bende çocukluğumdan itibaren çevremde olup bitenlerle yakından ilgilenme alışkanlığı yaratmıştı. Ayrıca yaşam koşullarımız, II. Dünya Savaşı, babamın tayinen görev yaptığı Niğde / Gaziantep / Urfa / Maraş ve son olarak da Ankara – Mamak’ta dört yıl oturuşumuz, benim ilkokulu gecekondulaşmanın başladığı yıllarda (1942 – 1945) Mamak ilkokulunda okuyuş ve bitirişim de oldukça renkli ve birbirinden farklı çevrelerden etkilenmeme neden olmuştur.
Ortaokula ise trenle gidip gelerek Ankara Kız Lisesinde başlamıştım. Orta 2’yi her sömestr ayrı bir şehir olmak üzere Çanakkale, Gelibolu ve Erzurum Ortaokullarında okudum. Babamın hastalanarak Ankara’ya dönmek zorunda kalışımız benim tekrar AKL’ne devamıma olanak sağladı. Bu defa okula yakın Sıhhiye’de bir evde oturmaya başladık. Başkent Ankara’nın olanakları, özellikle de oturduğumuz çevre Devlet Tiyatroları, Milli Kütüphane ve günlük gazetelerle taşradan farklı bir atmosfer içinde yaşamımızı sürdürmeye devam ettik. O zaman Ankara’da tek bir kız lisesi vardı. Dolayısıyla lisede Ankara’nın her mahallesinden gelen öğrencilerle bir arada okuyorduk. Farklı pozisyon ve gelirlere sahip ailelerden gelen öğrenciler aynı sınıflarda yaşamı paylaşıyorlardı. Liseler o dönem tekrar dört yola çıkarılmıştı. Kol faaliyetlerine çok önem veriliyordu. Ben dört yıl kültür kolunda çalışmıştım. Felsefe hocalarıyla beraber. Sosyolojiye merakım giderek yoğunlaştı. Yıllarca doktor (hekim) olma hevesiyle büyüyen daha doğrusu büyütülen ben, liseyi bitirirken sosyoloji okumaya heveslendim. Bu noktada beni sosyoloji okumaya heveslendiren hocam Nebahat ERÖZ’ü de rahmetle ve özlemle anıyorum.
Babamın arzu ettiği hekimlik mesleği için Tıp Fakültesine derecem dolayısıyla sınavsız girebilirdim. Ama ben sınavla öğrenci alan Siyasal Bilgiler Fakültesine başvurdum yani zoru tercih ettiğimi ispatlamak istiyordum. Sınavı kazandım ancak tercihim Sosyoloji okuyabileceğim Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümüydü. Ve ailem de benim bu arzuma karşı koymadı. O zamanki yönetmelik gereği ilk iki yılda bütün felsefe derslerini alarak başardığınız taktirde seçmek istediğiniz Bilim Dalını seçebiliyordunuz. Ve bende İnsan Bilimleri (Sosyoloji, Psikoloji, Pedagoji) ni seçtim. Doktoramı da Sosyoloji dalında yaparak sonraki çalışmalarımı da o çerçevede yürütmeye çalıştım.
Ancak Sosyal Araştırma ben üniversitede iken ders programlarında yoktu. Yüksek lisansta İngiltere’de ve daha sonra Amerika’da aldığım derslerle Araştırma konusunda kendimi yetiştirmeye çalıştım. Lisansta bitirme teziyle başlayan sahada çalışarak sorunları saptama isteği, araştırma derslerini almakla daha da yoğunlaştı. Doktora, doçentlik ve profesörlük kariyerimin aşamalarını toplumun çeşitli sorunlarıyla bütünleştirerek yürüttüm. Kimsesiz Çocuklar Sorunu doktora, Gecekondu Gençliği doçentlik, Yeniden İskan Sorunları “Dönerdere”Van profesörlük tez konularını kapsamaktadır.
Fakülteyi bitirdiğim yıl kazandığım CENTO bursuyla İngiltere / Swansea Üniversitesinde katıldığım bir yıllık programı (Social Welfare) 1962 Ağustosunda tamamlayarak Ekim 1962 de Sosyal Hizmetler Akademisinde öğretmen kadrosuyla göreve başladım.
Sosyal Hizmetler Akademisinde alan çalışmaları kapsamında planladığımız köy çalışmaları hem öğrenciler hem de benim için çok öğretici ve deneyim kazandırıcı olmuştur. İlk köy çalışmamız Kayseri’nin Merkeze bağlı Yeşilyurt köyündeydi. Yaptığımız gece toplantılarında köylülerin gereksinimleri ve kararları çerçevesinde başlatılan “köyevi” projesi daha sonraki yaz aylarında Konya ve Adapazarı köylerinde de yürütülmüş, üçüncü yılda ise ders yılı boyunca haftada iki gün Ankara Ümitköy (Kutuğun), Alacaatlı ve Dondurga köylerinde öğrencilerin katılımıyla çalışmalar yapılmıştı. Her üç köyün temsilcileriyle sayısız toplantılar yapan öğrenciler köylerin müşterek sorunları olan “içme suyu” ve “elektrik” gibi oldukça zor iki konuyu başarıyla çözerek üç köyün de içme suyuna ve elektriğe kavuşmalarını sağlamışlardır. Bu süre içinde bir taraftan doktora çalışmam için veri topluyor, aynı zamanda Akademide sosyal problemler dersi verirken öğrencilerin alan deneyimleri için onlarla haftada iki gün köylere giderek toplum kalkınması çalışmalarına katılıyorum.
1967 Haziran ayında doktoramı tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi sosyoloji Bölümünde öğretim görevlisi olarak işe başlamam benim için ders vermenin yanında araştırma projeleri hazırlama ve öğrencilerle beraber alana gitme olanağı da yarattı. Doktora sürecinde yoğun bir biçimde başlayan akademik çalışmalarım projelerle devam ediyordu. Ve bu durum emekli olduğum 24 Mart 2003 tarihine kadar sürdü. Daha sonra on yıl süreyle Ankara Üniversitesinde Yüksek Lisans dersleriyle ve sosyoloji Derneğindeki çalışmalarımla Sosyoloji ve Sosyal Araştırma konusundaki ilgi ve uğraşlarım devam etti. Hacettepe Sosyoloji ve Kamu Yönetiminde verdiğim sosyal araştırma ders ve pratiklerini daha sonra ders verdiğim çeşitli üniversitelerde de gerçekleştirdim. Konuyla ilgili ilk kitabım 1988 yılında son olarak da 2012 yılında olmak üzere 6. Basım olarak Toplumsal Bilimlerde Araştırma başlığıyla her seferinde gözden geçirilmiş ve de güncellenmiş olarak yayımlanmıştır. Sosyal araştırmanın teorik çerçevesini ve yapılış sürecini anlatan kitapta aynı zamanda 1940’lı yıllardan itibaren tek tük olan ve giderek sayıları artan alan araştırmalarına da yer verilmiştir. Ülkemizde ilk yayınlanmış alan araştırması 1942 yılında olup Niyazi Berkes’in “Bazı Ankara Köylerinde Araştırma” başlıklı kitabıdır. 1960 yılına kadar yayınlanmış çeşitli konularda alanda yapılmış sosyal araştırma kitapları 10 adet olup 1960 – 1980 arası bu sayı 103’ü bulmuştur. 2000’li yıllara doğru da bu sayı katlanarak artmıştır.
Bu kitabın içeriğine gelince, benim planladığım, yönettiğim ve kaleme alıp raporlaştırdığım 22 araştırmayı kapsamaktadır. Böylece elinizdeki kitap bilim dünyasına ve gelecek kuşaklara Türkiye’nin Toplumsal Yapısındaki değişik görüntü ve konuları yıllar ve bölgeler itibariyle irdelemesi bakımından önemli bir birikim sağlayacağı düşüncesiyle yayınlanmaktadır.
Ayrıca düşündüm ki ben Sosyoloji adının kullanılmaktan kaçınıldığı bir dönemde bu mesleği seçmiştim. Araştırma sözcüğünün ise adı yoktu. Böyle bir dönemde yadırganan hatta suçlanan bakışların üstesinden gelerek, ülkemizin çözüm bekleyen konularında kapıları zorlayarak araştırma projeleri gerçekleştirmiştim. Bunları genç kuşaklara toplu halde sunarak sosyoloji adının anılmadığı günlerden üniversitelerimizde nerede ise yüz Sosyoloji Bölümü’nün var olduğu bir döneme ulaşan bir kişi olarak sosyoloji tarihine de hizmet etme gereğiyle bu derlemeyi yaptım. Ancak bu süreçte eski öğrencilerim yeni meslektaşlarım yani beni hiç yalnız bırakmayan mesleki camiam yanımdaydı. Kısacası beraberce oldukça uzun bir yol kat etmiştik. Ayrıca burada belirtmem gereken bir konuda Türkiye Ortadoğu Amme İdaresinde (TODAİE) onbeş yıl süreyle sosyal Araştırma Dersleri vermiş olmamdı. Çünkü bu ders bürokratların sosyoloji ve araştırma konularıyla tanışması idi. Bu süreçte sosyoloji kelimesine ürkerek yaklaşan üst düzey bürokratlar öğrencilerim olmuştu. Kaymakamlar, Vali Yardımcıları, Mühendisler, doktorlar, askeri personel ve hatta zaman zaman Emniyet mensuplarıyla sosyoloji ve araştırma konularını tartışıyorduk. Bu hem benim için büyük bir öğrenim deneyimi hem de dersleri paylaştığım üst düzey görevlilerin toplumla ilişki kurmada yeni bir yaklaşım kazanmalarına olanak veriyordu.
Sonuç olarak, her araştırmanın bir öyküsü ve de topluma katkısı vardır. Özellikle kişisel deneyimin ötesinde çeşitli konularla ilgili ortaya çıkan gerçekler ve çözüm ipuçları göz ardı edilemeyecek derecede önemlidir. Araştırma ve tez konularının seçiminde hem zaman, hem yer, hem de uygulama olanakları önem kazanmaktadır.
Araştırmaya yabancı olunan günlerden günümüze gelene kadar araştırmalarımıza izin ve maddi destek yanında araştırma teklif eden kurumlara, araştırmalara katılan meslektaşlarıma; bize yol gösteren her düzeyde görevlilere, veri toplama aşamasına katılarak sorularımızı cevaplayan ve bizleri evlerinde ağırlayan herkese ve de öğrencilerimize katkılarından dolayı teşekkür ediyor, özlemle sevgilerimi sunuyorum. Kitabın basılmasını sağlayan yayınevi sahibi Barış GEZERKAYA’ya, titizlikle basıma hazırlayan iki genç arkadaşım Ümmühan EROĞLU ve Gülşah BÜLBÜL’e teşekkür eder, yaşamlarında başarılar dilerim.
Bu çalışma nedeniyle sevgili vatanımın 81 ilinden 75’ine gitmiş olduğumun farkına da vardım. Ve beni gerçekten mutlu eden bu durumu da önsözde belirtmek istedim.
Birsen Gökçe