SOSYAL BİLİMLERDE ÇELİŞKİSİZ VE SINIRLANMAYAN BİR BETİMLEME İÇİN HERMENÖTİK FENOMENOLOJİ: YÖNTEMBİLİM VE “ORMAN YOLU”

ÖZET

Husserl’in temellerini attığı yeni “kesin bilim”, fenomenoloji, dünyadaki “şey”leri teorilere değil, insanların yaşadıkları deneyimlerin üzerinde yönelimsellik içerisinde düşünmelerine başvurarak betimlemeyi öngörmektedir. Öznelliğe dönüş olarak kabul edilen bu yaklaşım, yorumlayıcı sosyal bilimler araştırmalarında yaygın şekilde yer bulmaktadır. Ancak, son derece meşru “ne” sorusuna cevap veren fenomenoloji, sosyal bilimlere uyarlanırken bazı kısıt ve çelişkiler içerir: yöntemini oluşturan “ayraca almak” imkansızdır, derin anlamlara erişemez, toplumsal etkileşime önem vermez ve yorumlayıcı yaklaşımlarla kullanılırken pozitivizmin etkisine açıktır. Peki bu sorunlar sosyal araştırmalarda doyurucu bir betimleme yapılamayacağı anlamına mı gelir? Özellikle Heidegger ve Gadamer tüm bunları aşmak adına hermenötik felsefesini geliştirmişler, eğitim bilimci van Manen ise bu felsefenin sosyal bilimler araştırmalarında kullanılmasını sağlayacak bir yöntembilim ortaya koymuştur. Bu araştırmanın amacı bu felsefelerin sosyal bilimlere yansımalarındaki sorunları öne çıkartıp yeni bir “yol” önermektir. Araştırma, Husserlci betimlemenin sosyal bilimlerdeki kullanımında ortaya çıkan kısıt ve çelişkilerini inceledikten sonra, hermenötik felsefesine ve ondan yola çıkarak “ne” sorusuyla birlikte “nasıl” sorusuna da cevap vermek üzere geliştirilen hermenötik fenomenoloji yöntembilimine eğilmektedir. Yöntemi kabul etmeyen bu yöntembilimle kullanılmak üzere geliştirilen “orman yolu” kavramı da anlatılmaktadır.

ABSTRACT

HERMENEUTICAL PHENOMENOLOGY FOR CONTRADICTION-FREE AND LIMITATION-FREE SOCIAL SCIENCE DESCRIPTIONS: METHODOLOGY AND “WOODPATH”

Founded by Husserl, the new “rigorous science” of phenomenology aims to describe “things” by intentionally reflecting on the experience of the phenomenon in the consciousness. This approach, which was accepted as a return to subjectivity, is widely used in the interpretive social sciences. However, this phenomenology has its own limitations and contradictions when applied in social sciences: the “bracketing” method is impossible to apply, it cannot capture the deeper meanings, it does not focus on social interaction, and it is also suitable for positivist approaches to be applied in interpretive studies. Do these problems mean competent descriptive social research is impossible? First Heidegger and then Gadamer developed hermeneutical philosophies to overcome these issues of phenomenology and van Manen presented a methodology to allow the use of hermeneutic phenomenology to be used in the social sciences. The goal of the present study is to emphasize the problems of phenomenology while adapting it to social sciences. This work, after analyzing the problems of Husserlian description in the social sciences, will cover the basics of hermeneutical phenomenology and the methodology developed by van Manen to be able to reply to the question of “how” together with “what” and the Heideggerian “woodpath.”

Devamı...